Geçenlerde annem aklımı aldı. Tam tabiriyle.
Şimdi, şöyle oluyor; tatlı tatlı gezmişim, eğlenmişim, yemişim, içmişim, balkabağına dönüşmeden otobüsler, 12'den önce evime gelmişim. Şöyle bir mutfağı yoklamışım "Yemeye değer birşeyler var mıdır?" diye. Her zaman ki gibi annemle babamı mutfakta, standart sandalyelerinde oturur pozisyonda bırakıp yatıp uyumuşum mis gibi.
Buraya kadar her şey normal değil mi? Evet normal. Ta ki annemin şık bir hareketle yorganı üzerimden atışı ile açılmamış bilincimin "noolüyö yeaa?" diye sormasına kadar. Yatağın içinden benim değil de, dev boyutlarda bir sümüklü böcek çıkmasını bekler bir yüz ifadesi ve geriye doğru attığı iki adımla;
- Sen ne zaman geldin eve? Ben niye duymadım?
sorularını peş peşe sıralaması. Macera bu noktada başlıyor.
Her halde yapılması en gereksiz hamleyi yapıp, gözlerimi annemden ayırmadan telefona yönelmem ve "çok acayip geç kaldım sanırım işe? Ya da dur. Bugün okula mı gidiyodum lan? Bi dakka, saat kaç?" düşünceleriyle saatin 5.45am olduğunu görmem. İşin kötü tarafı "Ben iş için kaçta kalkıyodum, Okul için kaçta kalkıyodum? Şimdi ben geçmi kaldım ki?" sorularıyla boğuşurken annemin bir çita kıvraklığıyla odadan uzaklaşması.
Annemin gidişini müteakip yukarıda yazdıklarım bir bir aklıma düşüverdi ama artık çok geçti. E ben de zaten sınırlı olan uyku vaktimden ödün vermemek adına döndüm popomu uyudum. Uyudum ama bu huzur normal zamanımda kalkana kadar sürdü tabii.
Sabah kafamda zilyon adet soru işareti, "Uyandırıp sorsam mı la?" düşünceleri ile sevgili kardeşime durumu anlattım. O kadar "Ahahaha annem bu, şaşırmış olamazsın!" anlamlı bir tepki aldım ki kardeşimden, işin ucunu bırakıp işe gittim (Buradan da iş günü olduğu sonucuna varabilirsiniz). Bütün gün evirdim, çevirdim mantığını bulamadım bu durumun. Akşam anneme sordum ve
-Rüya falan gördüm herhalde, ne var?!
dediğinde. Gerçekten abarttığımı anladım ve hayatıma devam ettim. Yalan tabi. Hala ölüyorum meraktan NEDEN?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder